cem24aleviforumlari
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Zülfikar ile Düldülün Zuhuru

Aşağa gitmek

Zülfikar ile Düldülün Zuhuru Empty Zülfikar ile Düldülün Zuhuru

Mesaj  tolga Salı Ara. 30, 2008 1:04 pm

Zülfikâr (Arapça: ذو الفقار, Farsça: ذوالفقار), İslam dininin peygamberi Muhammed'in damadı ve dördüncü halife Ali'nin çatal şeklinde iki başlı kılıcının adıdır. Zû "sahip", fakara "deldi" demektir. Kelimenin tamamı delici anlamına gelir.

Halife Ali'nin Uhud savaşında Kureyş’in önde gelen savaşçılarından dokuz kişiyi öldürdüğü, bu savaşta bedeninden yetmiş yara alarak son ana kadar peygamberi savunduğu, bu sebeple de Cebrail'in, “Zülfikar'dan başka kılıç, Ali’den başka da yiğit yoktur.” ("La fata illa Ali, la saif illa Zülfikâr" Arapça: لا فتى الا على لا سيف الا ذوالفقار) dediği rivayet edilir. Zülfikâr'ın Topkapı Sarayı'nda olduğu iddia edilir. Diğer rivayetlere göre Halife Ali'nin vasiyeti üzerine Necef'te denize atıldığı belirtilmiş ve sonradan Med'den gelen Ebu Müslüm Horasani bulmuş.

Şia'ya göre ise bu kılıç; on ikinci ve son İmam olan El-Mehdi'de bulunmaktadır.
Zül-fikar ile Düldül'ün Hz.Ali'ye verilmesi...

tarih kitapları ile anlatılan rivayetlerde bunun değişik şekillerde ifadesi bulunmaktadır... Ancak burada anlatacağımız olayı biz bizzat Arabistanda olayı yaşamış olanların soyundan gelenlerden dinledim... Mevzu aynen şu şekilde zuhur etmiştir...

- Müslümanların üç büyük savaşından biri olan Hendek şavaşı sırasında Medine çevresi iki at atlama boyunda ve iki at derinliğinde bir hendek ile çevrilmiş, savunması bu şekilde yapılmaya çalışılmıştır... Ebu Süfyan yönetimindeki ve müslümanların yaklaşık dört katı sayısındaki düşman birlikleri hendeğe kadar gelip Medine'yi muhasara altına almıştır... Ancak hendekten öteye geçemedikleri için, onbeş günlük muhasaradan sonra Müslümanlara karşı meydan okuyarak onları savaşa çağırmaya karar vermişler... Bunun için Ebu Süfyan yönetimindeki, o zamanların en büyük, en güçlü ve en korkulan kişisi olan Amr İbnil As seçilmiştir... Bu savaşçının zalimliği, gaddarlığı ve savaştaki vahşiliği herkes tarafından biliniyordu...

Hz. Muhammed'e (sav) elçi vasıtası ile bu durum bildirilmiştir... Hz.Muhammed (sav) kararını öğle namazından sonra açıklayacağını söylemiştir... namazdan sonra Hz.Muhammed (sav) müslümanlara sorar;
- Ey müslümanlar, Allah'ın dinini temsilen, müslümanlığı temsilen, beni temsilen Amr İbnil As'ın karşısına kim çıkacak?..
Henüz 14 yaşında olan Hz.Ali (as);
- İzin ver ya resülallah ben çıkayım... demiş. Resulallah;
- Sen otur ya Ali!.. demiş...

Hz.Muhammed (sav) başka kimse çıkmayınca kararını ikindi namazından sonra açıklayacağını bildirmiş...

Lakin her seferinde sadece Hz.Ali (as) gönüllü olarak çıkmıştır...
Son olarak akşam namazına müteakip karar verileceği bildirilmiş ve namazdan sonra Resulallah;
- Ey müslümanlar, Allah'ın dinini temsilen, müslümanlığı temsilen, beni temsilen Amr İbnil As'ın karşısına kim çıkacak?.. şeklinde sorusunu tekrarlamış... Hz.Ali (as) ayağa kalkarak;
- el ver ya resulallah, ben gideyim!.. deyince Hz.Muhammed (sav) zırhını çıkararak Hz.Ali'ye vermiş ve;
- El verdim ya Ali, Allah yanındadır... demiş...

Hz.Ali(as)'ye o anda gökyüzünden ağzında Zül-fikar'la Düldül inmiştir... Hz.Ali (as) kılıcını kuşanıp, atına binmiş ve hendeğin üzerinden karşıya kadar atlayarak meydan okumaya cevap vermiştir...

Hz.Ali'nin (as) hendeği geçtiğini görenler geriye çekilmiştir... O sırada ileri Amr İbnil As çıkmış ve hayretle düşmanına bakmıştır... Karşısında duran çocuğa hayretle bakan Amr İbnil As;
- Ben, herkesin korkulu rüyası, kabusu olan ben... yenmediğim savaşçı, kesmediğim kelle kalmamış olan ben... karşıma sen gibi çocuk mu çıkardılar... sen kimsin ya velet... demiş... Hz.Ali (as);
- Ben Ali, annem bana Haydara* lakabını taktı ve senin canını almaya geldim...

Bunun üzerine hayretler içinde bakan Amr İbnil As büyük bir hışımla kılıcını Hz.Ali'ye (as) doğru salladı ve tek vuruşta kalkanını ikiye böldü...

Herkes hayretler içinde iken Hz.Ali (as) zül-fikarla tek vuruşta Amr İbnil As'ı atı ile beraber ortadan ikiye ayırmıştır...

Zül-fikarın üzerindeki yazılar ise Hz.Ali (as) Hz.Muhammed'i (sav) Bedir savaşında savunduktan sonra Cebrail (as) vasıtası ile zuhur olmuştur...

"La feta illa Ali la seyfe illa zül-fikar" anlamı "Ali'den daha yiğit ve zül-fikar'dan daha üstün kılıç yoktur."

tolga

Mesaj Sayısı : 15
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 30/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz